Daha önce Manchester United'ın 1958 yılında Münih'te geçirdiği uçak kazasını yazmış ve Busby'nin Bebekleri olarak anılan efsane takımın üzücü hikayesini yazmıştım.
Şimdi ise daha elim bir kaza hikayesini paylaşacağım. 1949 yılında meydana gelen Superga faciasında koskoca bir takımın, II Grande Torino (Büyük Torino)'nun yok oluşu..
Günümüzde bile hala defansif yönü ile ön planda olan İtalya futbolu o dönem WM Taktiği ile hücum oynayan Torino takımının rüzgarına kapılmıştı. 3'lü defans, önünde savunma yönü kuvvetli ancak hücuma da zaman zaman yardım edecek 2 ön libero, ileride 2 forvet arkası hücumcu, Tek forvet ve günümüzde çok aranan forvet kanat tarzı oyuncular. Büyük bir fark yaratmıştı rakipleriyle, tek başına İtalya Milli Takımı'ydı sanki Büyük Torino.
Şimdi ise daha elim bir kaza hikayesini paylaşacağım. 1949 yılında meydana gelen Superga faciasında koskoca bir takımın, II Grande Torino (Büyük Torino)'nun yok oluşu..
Günümüzde bile hala defansif yönü ile ön planda olan İtalya futbolu o dönem WM Taktiği ile hücum oynayan Torino takımının rüzgarına kapılmıştı. 3'lü defans, önünde savunma yönü kuvvetli ancak hücuma da zaman zaman yardım edecek 2 ön libero, ileride 2 forvet arkası hücumcu, Tek forvet ve günümüzde çok aranan forvet kanat tarzı oyuncular. Büyük bir fark yaratmıştı rakipleriyle, tek başına İtalya Milli Takımı'ydı sanki Büyük Torino.
O dönem Torino'da henüz Juventus'un siyah-beyaz renklerinin hakimiyeti bu kadar baskın değildi. 1931-1935 yılları arasında 5 sezonluk Juventus hegemonyası sürmüş ancak Bologna ve İnter'in aldığı şampiyonluklar ile bu durum değişmişti.
Sonrasında Büyük Torino efsanesi başladı. II Grande Torino, 1942-1943 sezonundan itibaren harikalar yaratmaya başlamış, 2. Dünya savaşının izin verdiği dönemlerde 1949'a kadar oynanan 5 sezonu da şampiyon olarak tamamlamıştır. Neler başarmamışlar ki o dönemde, 125 gol attıkları tek sezon, 10-0'lık galibiyetler, deplasmanda Roma'ya karşı alınan 7-0'lık galibiyet..
Üst üste 5. şampiyonluğa koşan takım Benfica'lı Francisco Ferreira'nın jübile maçı için Portekiz'e gitmişti. 4-3'lük Benfica galibiyeti ile sonuçlanan maçtan sonra istikamet İtalya'ydı ve daha kazanılması gereken çok kupalar vardı. Maçtan 1 gün sonra, 4 Mayıs günü havalanan uçak normal şartlar altında Milano'ya inmesi gerekirken pilotun hatasından mı yoksa aşırı özgüveninden mi bilinmez Torino'ya doğru yol almaya başladı.
Saat 17:03
Kule: 500 metreden hissedilen şiddetli bir fırtına ve yağmur var. Görüş mesafesi oldukça dar. Anlaşıldı mı?
Pilot: Anlaşıldı, her şey yolunda.
Ve saat 17:05'te Superga Dağı eteklerinde kurulu bir bazilikaya çakılan uçak 18 futbolcu, kulüp yöneticileri ve gazetecilerinde aralarında bulunduğu 31 kişinin mezarı oldu.
Kazadan 2 gün sonra 500.000 kişinin katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandı II Grande Torino. O yılların en meşhur tezahüratı olan "Toro Toro Haydi Toro" duyulmuyordu artık. Koskoca bir takım yok olmuştu. O yıl genç takımı ile sezona devam eden Torino, büyük bir centilmenlik örneği gösteren rakiplerinin de kendilerine karşı genç takımla mücadele etmesiyle birlikte kalan maçlarda üst üste 5. şampiyonluğuna ulaşmıştı.
O gün o kazada sonsuzluğa kanat çırpan isimler; Valerio Baciagalupo (Kaleci) , Aldo Ballarin (Defans), Dino Ballarin (Kaleci), Emillio Bongiorni (Santrafor), Eusubio Castigliano (Ortasaha), Rubens Fadini (Ortasaha), Guglielmo Gabetto (Forvet), Ruggero Grava (Ortasaha), Giuseppe Grezar (Forvet), Ezio Loik (Forvet), Viglio Maroso (Defans), Danilo Martelli (Forvet), Valentino Mazzola (Oyun Kurucu), Romeo Menti (Sağ açık), Pietro Operto (Ortasaha), Franco Ossola (Forvet), Mario Rigamonti (Defans), Julius Schubert (Sol Açık), Renato Casalbore (Tuttosport Gazetesi Kurucusu), Ottavio Cortina (Masör),Leslie Lievesley (Teknik Direktör).
Şimdi olaya farklı bir açıdan bakacak olursak, o gün o olay yaşanmasaydı belkide günümüzde Torino şehrinin siyah beyaz tarafı olan Juventus, İtalya ligine bu kadar damga vuramayacaktı. Bu yıllardan sonra 1970'li yıllarda 1 kez daha şampiyonluğa ulaşan Torino, sonrasında büyük bir başarıya imza atamadı.